Teknolojinin hüküm sürdüğü kişisel blog

Windows 8 izlenimlerim

Microsoft’u günahım kadar sevmesem de kimden gelirse gelsin yeni bir işletim sistemi beni her zaman heyecanlandırır. Microsoft geçen sene Windows 8’in tanıtımına azar azar, doz doz başladığından beri merakla beklemeye başladım. İlk dedikodulardan öğrendik ki Microsoft, biraz Apple’laşarak bütün platformlar için tek bir işletim sistemi hazırlamış. Bu durum biraz ümitlerimi kırmıştı açıkçası. Çünkü bir Windows’un cep telefonunda veya tablette stabil bir şekilde çalışması demek, işletim sisteminin orasını burasını kırpıp kuşa çevirmek demekti. Bu düşünceleri tahmin eden Windows işletim sisteminden sorumlu yöneticisi Steven Sinofsky*, CES 2011’de “Windows 8’i cep cihazlarından, tam performansla çalıştıramayacağınızı düşünebilirsiniz lakin işler hiç de öyle değil. Yeni işletim sistemimiz, bilgisayarlarda x86 ailesiyle ve mobil cihazlarda, ARM başta birçok işlemciyle, kolayca uyum sağlayabiliyor ve tam randıman elde edilebiliyor. Amacımız herkese ve her cebe hitap edebilmek.” dedi.

Nasıl olacak o iş falan derken bir de metro arayüzünü öğrendik. Daha önceleri tahminler mobil cihazlar için ayrı bir başlangıç arayüzü olacağı şeklindeydi fakat gördük ki Microsoft’un “her platformda aynı işletim sistemi olacak” söylemi ciddi ciddi doğruymuş. PC’lerde de metro arayüzünün olacağını öğrenmek biraz sürpriz oldu. Herkes “masaüstünü görmeden nasıl alışacak son kullanıcılar?” derken Microsoft bir video ile ağzımıza bal çaldı. Videoda Windows 8’in açılış hızı gösteriliyordu.

Sonuçta bu yaz topladığım bilgisayarımda Windows 8’in hem hızını, hem de yeniliklerini test etmeye karar verdim. Bir ay önce Windows 7’li  yeni bir laptop alan bir yakinimin normalde kullanmayacağı “29 TL’ye Windows 8’e geçme kampanyası”ndan yararlanarak bir Windows 8 satın aldım 😀 Tamamen ziyan olmasın diye, insanlık namına yani 😀 Yaklaşık bir haftadır epeyce bir saat kullandım ve şimdi de değerlendirmelerimi ve gözlemlerimi sizinle paylaşıyorum.

Alışma safhası: Amerika’nın yeniden keşfi

Metro arayüzü

Windows 8’in en fazla öne çıkan yanı bilindiği gibi metro arayüzü. İlk gün tam olarak olayı kavrayana kadar epeyce bi debelendim 😀 Bkz:

Bu debelenmenin sebebi daha önce Windows 8’i tanıtan videolardan ve yazılardan bilerek kaçmamdı. Çünkü istediğim şey tamamen kendi kendime deneme-bulma yoluyla ne kadar sürede alışacağım ona bakmaktı.

Hâlâ duymamış olan var mı bilmiyorum ama Windows 95’ten beri hayatımızda olan başlat menüsü artık yok! Onun yerine metro arayüzünü kullanıyorsunuz. Windows 8 dokunmatik ekranlar için de tasarlandığı için ekranın sağ ve soluna gizlenen menüleri mouseunuzla açmanız için ekranın köşelerine gidip biraz beklemeniz gerekiyor. Bu da epey bi zaman kaybı demek. İlk bir kaç saat masaüstüne gidiyorum, sonra tekrar metro arayüzüne geçmek istiyorum “eee nerden geçecez, bunun bi kısayolu vardır mutlaka, böyle çok uzun iş” falan derken klavyedeki Windows tuşunu yeniden keşfettim 😀 Bu atıl, çoğu kullanıcı için hiçbir işe yaramayan hatta oyun oynayanların en çok küfür ettiği tuş, Windows 8’de sizin eliniz ayağınız oluyor. Masaüstüyle metro arayüzü arasında geçişi hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyorsunuz bu tuşla. Velhasıl o burun kıvırdığınız, yeri geldiğinde hor gördüğünüz Windows tuşuna iyi bakın. Zira “bir zamanlar fakir ama gururlu bir tuş vardı” şeklinde geri dönebilir 😀

Metro arayüzünü ben sevdim. Alışınca güzel kullanılabiliyor. Bir de benim gibi görev çubuğunda fazla fazla uygulama logosu görüp sinirleri tepesine çıkan biriyseniz gerçekten kullanılıyor. Kullanılıyor diyorum çünkü çoğu ön yargılı kullanıcı “ben onu kullanamam yine normal masaüstünden devam ederim” diyor. Benim de bazı çekincelerim vardı fakat kullanınca hepsi duman oldu.

Uygulama uygulama Anadolu

Windows 8’in en önemli yeniliği de uygulama marketi. Henüz çok az sayıda Türkçe uygulama var (mağaza 26 Ekim’de ilk açıldığında 50 uygulama varmış). Microsoft neden böyle bir şey yapmış bilmiyorum ama uygulama mağazasını açınca varsayılan olarak sadece Türkçe uygulamalar listeleniyor. Bunu değiştirmeyi keşfetmem de bayağı bi uzun sürdü. Keşfedene kadar Türkçe uygulamalarla metro arayüzünü denemeye başladım. Beğendiğim uygulamaları ayrıca yazacağım onun için ayrıntıya fazla girmiyorum. Fakat şunu hemen söyleyeyim Türk uygulama geliştiricilerinin acilen bi grafik tasarım eğitimi almaları şart 😀

Hava Durumu uygulaması

Windows 8 kurulumu ile bazı uygulamalar varsayılan olarak yüklü geliyor. Bunlardan Posta ve Mesajlaşma uygulamalarını beğendim ve aktif olarak kullanıyorum. Hava durumu uygulaması da fena değil.  Müzik uygulamasını kullanmak bana biraz zor geldi nedense. Arama yapmadan albüm/sanatçı seçme ekranı biraz daha minimize yapılsa belki daha kullanışlı olabilirmiş. Aynı şekilde Video uygulaması da öyle… Her zamanki gibi Microsoft’un metro arayüzündeki video oynatıcısı altyazı desteklemiyor.

Hayat kaldığı yerden devam ediyor

Dosya tranasfer penceresi

Aslında metro arayüzü dışında pek değişen bir şey yok. Bildiğimiz Windows devam ediyor. Fakat yinede hoşuma giden görsel değişiklikler yapmış Microsoft. Mesela dosya aktarım ekranı çok modern ve güzel bir görünüme kavuşmuş. Dosya aktarımı yaparken işlemi duraklatma özelliği gelmiş. Aktarım hızını da anlık olarak çok güzel bir şekilde görebiliyorsunuz.

Ribbon menü

Bir başka değişiklik de gezinti pencerelerinde olmuş. Zaten Windows 8 dedikodularının taa en başında söylenen bir şeydi bu… Gezinti pencerelerinin üst kısmına, Microsoft Office 2007 ile birlikte hayatımıza giren ribbon menüler gelmiş. Bir haftalık kullanımımda sadece bir defa kullandım. Belki alışmadığım için bilmiyorum ama bana pek işlevsel gelmedi nedense.

Görev Yöneticisi

Bir değişiklik de görev yöneticisinde olmuş. Daha detaylanmış, görünümü de modernleşmiş. Özellikle performans bölümü ve uygulama geçmişi bölümü çok hoşuma gitti. Eskiden disk veya ağ performansını izlemek için çok uzun bir yoldan Kaynak İzleyicisine giderdik şimdi daha kolay bir şekilde erişebiliyoruz. Uygulama geçmişi bölümünden de metro arayüzünde kullandığınız uygulamalarla ilgili süre, internet kullanımı gibi çeşitli istatistikleri görme şansınız var. Bir kolaylık da Başlangıç sekmesiyle karşımıza çıkıyor. Eskiden çalıştıra “msconfig” yazarak açtığımız başlangıç öğelerine buradan erişebiliyoruz.

ISO yerleştirme

En beğendim özelliklerden biri ise artık ISO dosyalarını kendi başına mount eden bir işletim sistemine sahibiz 😀 Elveda Deamon Tools!

Performans

Ben Windows 7’den performans olarak gayet memnundum. Hiçbir şikayetim de yoktu. Fakat Windows 8’e geçtikten sonra Windows 7’nin hantal bir işletim sistemi olduğunu anladım 😀 Windows 8’de hem ilk açılış hızı bakımından hem de açıldıktan sonraki işlemlerde kendini hissettiren bir akıcılık var. İlk kez Windows 8’de gördüğümüz Hızlı Başlatma özelliği varsayılan olarak aktif geliyor. Bu özelliği Microsoft şöyle açıklamış:

Hızlı başlatma, bilgisayarınızın kapatıldıktan sonra daha hızlı başlatılmasına yardımcı olan bir ayardır. Bunun için Windows kapatma işleminden sonra sistem bilgilerini bir dosyaya kaydeder. Bilgisayarınızı yeniden başlattığınızda, Windows bu bilgisayar bilgilerini kullanarak yeniden başlatmak yerine bilgisayarınızın çalışmasını sürdürür.

Yani bir nevi bilgisayarı uyku moduna alarak kapatıyor. Zaten bu özellik açıkken bilgisayarın tam olarak kapanması neredeyse açılmasından uzun sürüyor 😀 Bu arada bu özellik “Yeniden Başlat” dediğinizde geçerli olmuyor. Aşağıda zaten sistem açılış hızını siz de göreceksiniz. Bu video’yu çektiğimde bilgisayarda epey uygulama ve program yüklü olmasına rağmen POST işlemi (yani BIOS’un işletim sistemini başlatması) ile birlikte 19 saniye, POST işleminden itibaren ise 12 saniyede hazır hale geliyor. İki değeri de veriyorum çünkü benim anakartımın POST süresi biraz uzun. (bu arada video kalitesi çok kötü biliyorum ama şu an elimde olan bu :D)

Her ne kadar işletim sistemi açılıp, her şey yerli yerine oturduktan sonra bir kablosuz ağa bağlanmak eskiye oranla epey hızlı olsa da işletim sisteminin ilk açılışta bir ağa bağlanmak biraz zaman alıyor. Belki laptoplarda dahili olan Wireless’larla daha kısa sürelerde bağlanılabilir ama masaüstünde benim gözlemim ilk bağlantı kurulmasının biraz yavaş olduğu şeklinde.

Pek fazla oyun performansına bakma şansım olmadı. Zaten işletim sisteminin de oyun performansına etkisi neredeyse yok denecek kadar az.

De haydi sadede gel!

Sonuç olarak ben Windows 8’i şimdilik çok beğendim. Yeni uygulamalar geldikçe de daha iyi bir kullanım tecrübesi yaşatacağına eminim. Tabii birde tabletlerde ve dokunmatik ekranlı laptoplarda denemek gerekir. Ben en iyi kullanım şeklinin dokunmatik ekranlarda olacağını düşünüyorum. Hatta Windows 8 sayesinde masaüstü için dokunmatik mouse lar ve tochpadlerin de geleceği belli oldu. Bir örneğini aşağıdaki TeknoSeyir incelemesinde görebilirsiniz.

Şimdiiii geldik bence dananın kuyruğunun koptuğu konuya: Windows 8, Windows 7 kadar tutacak mı? Lafı dolandırmadan düşüncemi belirteyim:

Nedeni aslında basit XP’den Vista’ya nasıl geçilmediyse (gerçi orada biraz da Vista’nın çok kötü olmasının etkisi vardı), Windows 7’den de 8’e geçilmeyecek. Yine Vista döneminde yaşadığımız “yeni bi laptop aldım içinden Vista çıktı, şunu bi XP’ye çevirin” diyenlerle karşı karşıya geleceğiz. Yeni bir PC alanlar ilk günden Windows 7’ye dönecek. Microsoft’un 2015’e kadar Windows 7’ye destek vereceğini de açıklamasıyla bunun böyle olacağı artık kesinleşti. Hatta bu tezimi kanıtlayan habere göre Windows 8 uygulamalarından en fazla satın alınan uygulamalardan biri başlat butonunu geri getiren Start8 uygulaması olmuş.

Bunun neden böyle olduğu hakkında çok güzel bir tez hazırlanır aslında. Teknoloji tüketicileri, özellikle işletim sistemi konusunda gereğinden fazla tutucu oluyorlar. Alıştıkları bir işletim sisteminden yenisine geçmek istemiyorlar. Bu konuyla ucundan ilgili olan şu yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.

Son olarak önemli not: Eğer Temmuz 2012 tarihinden sonra Windows 7’li bir bilgisayar aldıysanız yılbaşına kadar 29 TL’ye (normalde 79, teknoloji marketlerde 129 TL) Windows 8 satın alma şansınız var. Kullanmasanız da mutlaka alın ilerde kullanırsınız 😀

Bir sonraki yazıda kullandığım ve beğendiğim metro uygulamalarını yazacağım o zamana kadar görüşürük!

Etiketler:

Paylaş:

Utku Sakallıoğlu, 1990 yılının bir Mayıs günü Giresun’da hayata geldi. Doğumu esnasında ilk dakikalarda beynine yeterli oksijen gitmemesi nedeniyle Beyin Felci olarak da bilinen Cerebral Palsy‘li olarak hayata tutunmuştur.  >>

Buralardayım
Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir