Teknolojinin hüküm sürdüğü kişisel blog

Pamuk eller cebe: Kaçak yazılım ve oyunlar bitiyor!

korsan-yazilim

Şu anda bu yazıyı okuduğunuz bilgisayarda Windows işletim sistemini kullanıyorsanız tahminimce %60 ihtimalle kaçak bir Windows kullanıyorsunuz. Yine tahminlerime göre eğer bilgisayarınızda Microsoft Office yüklü ise %90 ihtimalle o da kaçak! Siteme gelen ziyaretçi istatistiklerine göre %60’ınız Windows 7 işletim sistemi kullanıyor. Kaçınız Windows 7’nin şu anda 260 TL civarında bir satış fiyatının olduğunu biliyor? Belki az önce kapadığınız Microsoft Word’ün de içinde olduğu Microsoft Office paketinin (2010 olduğunu varsayıyorum) 140 TL civarında bir ederi olduğunu kaçınız biliyor?

Kişisel bilgisayarların yaygınlaşmasından beri öyle ya da böyle herkes kaçak yazılım kullandı. Hatta çoğumuz kullandığımız yazılımın kaçak olduğunu bile bilmiyorduk. Biraz da kaçak yazılım kullanmak zorundaydık çünkü fahiş fiyatlar karşısında elimiz mahkumdu. Bir de Türkiye’ye özel bir sorun vardı ki o da şu: Çoğu yazılım ülkemizde kutulu olarak satılmıyordu ve yakın zamana kadar ülkede “kimse” internet üzerinden alışveriş yapılabileceğine henüz kabullenmemişti. Kaçak yazılım kullanımı konusunda daha bir çok sosyolojik, ekonomik hatta psikolojik neden sayılabilir. Ama bu yazının konusu o değil. Konu artık o devrin tamamen bitmesi.

Korsan müzik ve film konusu yılların konusudur. Taraflar yıllardır bıkmadan mücadele eder. Bir taraf yasal önemler ve yasaklar alır, diğer taraf ise yeni platformlar ve iletim yöntemleri keşfeder. Film ve müzik konusunda tam emin değilim fakat yazılım ve oyun konusunda şunu net olarak söyleyebiliyorum: Kaçak yazılım ve oyun dönemi bitiyor! Yıllardır dillendirilen fakat benim de içinde bulunduğum çoğunluğun pek ciddiye almadığı olay gerçekleşiyor.

İnternetin yaygınlaşması ve ampulden televizyona, çamaşır makinesinden ayakkabıya kadar her şeyin bir şekilde internete bağlanabildiği bir dönemde aksinin olabileceğini düşünmek zaten biraz saflıktı. Yeni bir döneme giriyoruz ve bu dönemde kullandığımız çoğu yazılım bilgisayarımıza yüklenmeden internet üzerinden çalışacak. Aslında “giriyoruz” falan dediğime bakmayın epeydir zaten bu durumdaydık. İnternet ağının son 5 yılda yaptığı sıçramayla birlikte bu süreç hızına hız katarak ilerliyor.

Bu yazıyı yazmama sebep olan olay geçen hafta Adobe’un açıkladığı çok önemli bir karardı. Adobe, aldığı kararla birlikte, yeni geliştireceği tüm yazılımların satışını online olarak gerçekleştireceğini ve eski kutulu yazılımları kullanan kullanıcılara bundan böyle hiçbir güncellemenin gelmeyeceğini açıkladı. Adobe kadar radikal olamayan Microsoft da geçen sene Office 365 ile benzer bir adımı daha yumuşak olarak gerçekleştirmişti. Gelen haberlere ve gidişata göre Microsoft da bir sonraki Office sürümünü aynen Adobe’nin yaptığı gibi işi tamamen online dünyaya kaydıracak.

“Elektrik, doğalgaz ve yazılım faturalarını yatırmayı unutma!”

butce

Yeni sistem, aidat mantığı ile çalışacak. Kullandığımız yazılımlara aylık veya yıllık dönemler halinde ödemeler yapacağız. Eskiden bir yazılımın X sürümünü aldığınızdan 2 sene sonra Y sürümü çıktığında, Y sürümünü kullanmak için yeniden para harcayarak satın almanız gerekiyordu. Abonelik sistemiyle herkes Z sürümünü kullanacak. Yani her yeni yazılım sürümü otomatik olarak yüklenecek. Hatta “yüklenecek” dememe bakmayın, zaten yazılımları internet üzerinden kullanacağımız için bir sabah uyandığımızda yeni sürümle karşılaşacağız.

Tabii bu durum orijinal yazılımlara vereceğimiz paranın azalacağı anlamına gelmiyor. Şu anda orijinal bir Microsoft Office 2013 paketi almak istediğinizde ödeyeceğiniz minimum fiyat 200 lira civarında. Yazının içinde adı geçen Office 365’ın 1 senelik minimum abonelik fiyatı da 200 lira. Yani bir tarafta bir seferliğine 200 lira verip isterseniz sonsuza kadar kullanabileceğiniz bir Office, diğer yanda ise 12 aylık kullanım için vereceğiniz 200 lira. Tabii şimdi denilebilir ki Office 365’in kutulu Office paketine göre dosyaları bulutta depolama gibi pek çok avantajı var. Tabii ki pek çok avantajı var ama Powerpoint ile sunum hazırlayıp, okulda sunum yapmak için hazırladığı sunumu flash diskine atan bir öğrenci için bunlar pek bir anlam ifade etmiyor.

Oyun cephesinde ise işler zaten epeydir tıkırında gidiyor. Son 3 yılda mobil oyunlara ilginin çok büyük bir şekilde artmasıyla beraber geliştiricilerin ortaya attığı “Free to play” mantığı tıkır tıkır çalışıyor. Hatta bence kimse işlerin bu kadar iyi gideceğini düşünmemişti 😀 Free to play mantığını bilmeyenlere anlatmak gerekirse: Oyuna hiçbir bedel ödemeden sahip oluyorsunuz, oyun sizi kendine müptela ediyor ve öyle kritik bir yere geliyorsunuz ki oyunun içerisindeki sanal mağazadan gerekli parçayı (atıyorum oyun araba yarışıysa lastiği) almazsanız o bölümü geçemiyorsunuz. Mobil platformlarda zaten muhtemelen kredi kartı bilgilerinizi önceden tanımladığınız için tek bir dokunuşla ortada fiziksel olarak var olmayan bir şeyi hiç düşünmeden satın alıyorsunuz.

Bu olay sadece mobil oyunlardan çıktı konsollara ve bilgisayarlara da girdi. Pek çok popüler ve üst düzey oyunun önümüzdeki dönemde Free to play mantığıyla çalışacağının en iyi örneği Crytek’den geldi. Crytek geçenlerde beta olarak çıkardığı Warface oyununu ücretsiz bir şekilde oyunculara sundu. Hatta Yerli kardeşlerden Faruk Yerli, WM Dergi’nin Mayıs sayısındaki verdiği röportajda bir sonraki adımın web tarayıcı üzerinden oynanan oyunlar geliştirmek olduğunu ifade ediyor.

Alternatifler

Oyun konusunda orijinalden kaçışın mümkün olmadığını oyuncuların çoğu artık kabullenmiş durumda. Yazılım kısmında ise hâlâ “köprüden önce son çıkış”ı geçmiş sayılmayız. Böyle giderse -ki gidecek-, özellikle ülkemizde pek çok insanın özgür yazılım cenneti olan Linux platformuna akın edeceğini düşünüyorum. Tabii ki birincil işletim sistemi olarak kullanılacağını söylemek biraz fazla iyimser bir tahmin olur fakat pek çok insanın ikincil işletim sistemi olarak Linux dağıtımlarını kullanacağını düşünüyorum. En azından uygulamalara bütçeden pay ayırabilecek kadar zenginleşene kadar…

Etiketler:

Paylaş:

Utku Sakallıoğlu, 1990 yılının bir Mayıs günü Giresun’da hayata geldi. Doğumu esnasında ilk dakikalarda beynine yeterli oksijen gitmemesi nedeniyle Beyin Felci olarak da bilinen Cerebral Palsy‘li olarak hayata tutunmuştur.  >>

Buralardayım
Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir