Teknolojinin hüküm sürdüğü kişisel blog

90’lı olmak

Bir hafta öncesine kadar ülkenin geleceği adına çok umutsuzdum. Hâlâ da umutsuzum (bkz: RTE’nin 7 Haziran 2013 konuşması). Ama artık çok değil! Son bir haftada gördüklerim ve okuduklarım karşısında afallamış durumdayım. Hiçbir olay beni şimdiye dek bu kadar eğlendirmemişti. Eğlenmeyi bir yana bıraktım, bu kadar kolektif bir örgütlenmeyi görmek beni o kadar coşkulandırdı ki anlatamam!

Bir hafta öncesine kadar kendi neslimi hor görüp aşağılardım. Apolitik, duyarsız, vurdumduymaz, okumaz, yazmaz, üretmez, sadece -mümkünse- en pahalısını tüketir, dünyadaki gelişmelerden habersiz, analitik düşünmeyen, çabuk unutan, geçmişten bihaber, geçici şeylerden zevk alan insanlar topluluğu olarak görürdüm.

Yanılmışım. Ya da hadi gerçekçi olalım; çok azımsamışım! Ne kadar çokmuşuz meğer! Ne kadar hazırmışız!

Belki yine oran olarak yukarıda saydığım nitelikteki kitle çoğunlukta. Belki biz yine marjinaliz. Belki yine yüzdelerle ifade edilemeyecek kadar güdüğüz. Ama çok güzeliz be!

Ben hayatımda son bir haftada güldüğüm kadar hiç gülmedim. Ben hayatımda hiç bu kadar şaşırmadım. Ben hayatımda hiç bu kadar coşku duymadım. Ben hayatımda hiç bu kadar sevinmedim.

Ben Ankara’dayım ve engelliyim. Gezi Parkı’na ya da Kızılay’a gidemediğim, oraları göremediğim için o kadar üzülüyorum ki! Sanki dünyaca ünlü bir pop star evimizin sokağından geçiyor ve ben aşağı inip onunla fotoğraf çektiremiyorum!

Ama bir o kadar da sevinçliyim çünkü ben aslında Gezi Parkı’nın her santimini gezdim! Kızılay’ın her ara sokağına dokundum! Evet, fiziki olarak gidemedim belki ama o atmosferi Twitter’la, Facebook’la, Ustream’le soludum! Bu o kadar gerçekti ki!

Biz 90’lılar; Counter Strike’la, sanal bebekle, PlayStation’la büyüdük. Biz Çılgın Bediş’i izleyerek eğlendik. Biz ergenliğimizi internette Messenger’larda geyik yaparak geçirdik. Biz incisözlük diye bir dünya fenomeni kurduk. Siz, bizi belki duvarlara yazdıklarımızla yeni fark ettiniz ama biz zaten o zeka dolu esprileri yıllardır kendi aramızda yapıyorduk. Tek bir noksanlığımız vardı o da sokağa çıkamamak. Artık o da var! Şimdi onlar düşünsün!

Kendime not: Ne çok ünlem kullandım la ben!
Melih Gökçek’e not: Başgan önce o caps locku bi kapat!

Etiketler:

Paylaş:

Utku Sakallıoğlu, 1990 yılının bir Mayıs günü Giresun’da hayata geldi. Doğumu esnasında ilk dakikalarda beynine yeterli oksijen gitmemesi nedeniyle Beyin Felci olarak da bilinen Cerebral Palsy‘li olarak hayata tutunmuştur.  >>

Buralardayım
Kategoriler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir